100 kg. ağırlığında olup, büyüklüğü sayesinde en fazla
incelenen meteorlardan biridir. 1970’li yıllarda bu meteor üzerinde yalnızca
üçü doğal olan 70 farklı aminoasit keşfedilmiştir. Meteor sık rastlanan aminoasitlerden glisin,
alanin ve glutamik asiti içerdiği gibi, pek sık rastlanmayan isovaline ve
pseudoleucine gibi aminoasitleri de içeriyordu. Bu meteor yaşamın kökeni
hakkında o zamana dek mevcut kavramların sarsılmasına yol açmış ve Dünya’daki
yaşamın kökeninin Dünya-dışı olabilme olasılığının da var olduğunu ortaya
koymuştur. Bu organik bileşiklerden ilginç olanlarından ikisi pürinler ve
pirimidinlerdir; çünkü bu moleküller DNA ve RNA’nın temelleri sayılırlar.
İncelemeler sonucunda oluşturulan ilk rapor, aminoasitlerin rasemik olduğunu ve
dünyasal bir bulaşmanın (kontaminasyon) sözkonusu olmayıp, kaynağın Dünya-dışı
olduğunu ortaya koydu. Meteorda özel bir aminoasit ailesinde sınıflanan diamino
aside de rastlanmıştır. Daha sonra 1997’de yapılan incelemeler enantiomer
aminoasitlerin nitrojenin 15N izotopuyla zenginleşmiş olduğunu gösterdi ki, bu,
kaynağın Dünya-dışı olduğunu bir kez daha ortaya koyuyordu. 2008’de yapılan son
inceleme meteorun nükleobazlar içerdiğini göstermiş olup, karbon testleri bu
oluşumların hiçbir dünyasal köken göstermediğini ortaya koydu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder