Duyuru

Elinde göktaşı olduğunu düşünen arkadaşlar lütfen göktaşlarının çeşitli açılardan resmini çekip, elinizde bulunan miktar ve telefon numaranız ile birlikte goktaslari@yandex.com adresine gönderin. İnceleyip size geri dönüş sağlanacaktır.

Göktaşlarını ve Üzerlerindeki Yapıları İsimlendirme

Göktaşları, yani gökyüzünde Güneşin bir gezegeni gibi onun çevresinde dolanmakta olan, fakat boyutları bir gezegen’den çok çok küçük olan gök cisimleridirler. Bu nedenle, küçük boyut ifade eden Küçük Gezegen (Minor Planet), Gezegencik (Planetesimal) veya Asteroid (kelimenin tam çevirisi, ‘yıldızcık’ veya ‘yıldız kalıntısı’, ancak, aslında kastedilen, göktaşı ve diğer küçük boyutlu gök cisimleridir) gibi isimlerle isimlendirilirler. Bunlar, çapları 1000 km’den az, fakat daha tipik olarak 10-100 km boyutlu, Güneş çevresinde dolanan, bu sırada onun ışığını yansıtarak görünür hale gelen, yansıtma oranı düşük (< %10) ve çoğunlukla Mars ve Jüpiter arasındaki bölgede yoğunlaşmış gök cisimleridir. Aynı boyutlarda olup ta bir gezegen çevresinde dolanmakta olan benzeri yapıdaki cisimler, bu kategoride ele alınmazlar; onlar gezegen tarafından daha sonra yakalanmış eski göktaşları da olsalar, artık bir gezegenin ayları ailesinin üyesi sayılırlar. Gök taşı kelimesi, (ayrı yazıldığında) yeryüzüne düşen, düşemeyen her türden ‘kayan yıldızlar’ (meteorlar) için de kullanılmaktadır. Gök-taşı kullanımının hangi içerikte kullanıldığına dikkat edilmesi gereği vardır. Bu yazıda, daha çok Asteroid ile tanım bulan, halen Güneş çevresindeki yörüngesinde dönmekte olan ve yerden teleskoplarla gözlenebilecek ve isim verilecek kadar büyük olan gök cisimleri kastedilmektedir. Asteroidlerin bazıları, dünyanın yörüngesi ile kesişen yörüngeler üzerindedir. Bu gök cisimlerine ‘yer-kesen’ (earth-crossing) asteroidler denmektedir. Uzun vadede dünya ile çarpışması olasılığı bulunan bu cisimler, gökbilimcilerce ayrıca takip ve incelemeye alınmışlardır[2]. Bunlar dışında, Jüpiter’in yörüngesi üzerinde toplu halde bulunan 2 grup asteroid daha vardır. Bunlar ‘Truvalılar’ (Trojans) olarak isimlendirilirler. Bu asteroidler Homeros’un İlyada ve Odisse destanında geçen Ulysses, Achilles/Aşil, Agamemnon, Hektor, Priamos gibi önemli isimlere atfedilirler. Asteroidleri isimlendirme sürecini, yaşanan tipik bir örnekle ele alalım. Daha önce hiç bir ayrıntısı bilinmeyen ve sadece (951) Gaspra gibi bir (sıra numarası) ve adı olan 15km boyutlu bu asteroid, 1991’de Amerikan Galileo uzay aracı tarafından ziyaret edilip yüzeyinin yakın plan resimleri elde edilince, gözlenen yapı ve kraterlerin isimlendirilmesi çalışmasına gerek duyuldu. Gezegencik’e bu isim 1916’da, o sırada (ve hala) geçerli olan kural gereği, onu keşfeden (bu durumda, Rus astronomu Grigory Neujmin) tarafından verilmiştir (Asteroidlerin isimleri, onu bulan tarafından, genel bazı kurallar dışında, hemen hemen hiç bir kısıta tabi olmadan verilmektedir). Gaspra, aslında astronomun yaşadığı Kırım’da, şifalı suları ile tanınan bir kasabadır. Bu bilgiden alınan ilhamla, asteroid üzerindeki kraterlerin isimlendirilmesinde, dünyadaki diğer şifalı su merkezlerinin kullanılmasına karar verilmiştir. Bu isimlendirmede kullanılan şifalı su merkezleri arasında Bath (İngiltere), Aix (Fransa) ve Spa (Belçika) vardır. Zaten üzerinde çok fazla yapı taşmayan Gaspra için, Türkiye’den bir isim kullanılmamıştır [5]. Belirtildiği gibi, Asteroid / Küçük Gezegen isimlendirmelerinde halen geçerli olan kural, ismin keşfedenlerce verilmesidir. Halen bu listedeki isimler 10 bin’lercedir. Bunların ilk birkaç bin kadarı klasik mitolojiden alınma isimlerdir: (1) Ceres, (43) Ariadne gibi. Mitolojik isimler tükendikçe giderek artan sayıda istisnalar görülmeye başlar: örnek olarak, modern çağdan isimler olan (2907) Sagan, ve (1877) Marsden gösterilebilir. [Bu sonuncu isim, halen IAU Küçük Gezegen Araştırmaları Merkezi (Cambridge, Massachusetts, ABD) yöneticisi olan Brian Marsden için verilmiştir]. Yani, asteroid ismi almak için ölmek gerekmiyor! Ama ölmek bazan yardımcı olabiliyor. Mesela, 1993’te ölen ‘rock’ müziği sanatçısı Frank Zappa için girişilen IAU’ya yönelik 200 mektupluk kampanya sonunda, o dönemde bulunan bir asteroid, bu sanatçının adıyla isimlendirildi: (3834) Zappafrank. Birçok asteroid ise, izin verildiği gibi, kaşifin veya onun layık gördüğü kişi veya aile üyelerinin isimlerini taşımaktadır. Kuyruklu yıldız keşifleri ile ünlü amatör astronomi meraklısı Shoemaker ailesi, aile reisleri olarak, (2074) Shoemaker ve eşi (4446) Carolyn’den başka, 4 kendi ana-babaları, 1 hala, 1 amca, 1 kız 1 erkek kardeşler, 3 çocukları, 1 damatları, 1 gelinleri, 1 yeğenleri ve 1 de torunları için olmak üzere, keşfettikleri 15 asteriodi bu şekilde isimlendirmişlerdir! IAU’nun şimdiye kadarki her genel başkanı ve genel sekreterinin adını taşıyan asteroidler olduğu gibi, 25 kadar Nobel ödülü sahibi de göktaşlarına isim olma şansına erişmişlerdir! Diğer taraftan özel sayılı asteroidlerin isimlendirilmesinde özel bir dikkat gösterilmektedir. (1000) Piazzi asteroidi, 1801’de keşfedilen ilk ve halen 1000km çapı ile en büyük asteroid olan (1) Ceres’in kaşifine ayrılmıştır. (2000) Herschel, yeni bir gezegen (Uranüs) keşfeden büyük astronomun adını taşımaktadır. (5000) IAU, IAU tarafında IAU’ya verilen bir hediye sayılmıştır! (6000)UN, Birleşmiş Milletler’e ayrılmıştır. 2001 ise, beklendiğinin tersine, ‘A Space Odyssey’ [Uzay Yolu Macerası] filminin yapımcısı Stanley Kubrick’e değil, Einstein’a –(2001) Einstein olarak- verilmiştir![6]. Ancak, isimlendirmede yine de uyulması gerekli bazı kurallar var: politik veya askeri isimler kullanılamıyor. İsim tek kelime ve kolayca okunabilir olmalı ve 16’dan fazla harf içermemeli! Diğer taraftan, göktaşları isimler listesinde Türkiye’den verilen 2 ad bulunmaktadır: 1948’de Ankara Üniversite Astronomi Bölümü öğretim üyesi olarak çalışan Alman Gökbilimci Prof. K. Reinmuth tarafından bulunarak ‘Ankara’ ismi verilen (1457) sıra numaralı asteroid[7] ve bu yıl IAU’ya, bu kuruluşta görevli Muazzez Kumrucu Lohmiller tarafından, ‘bu asteroidin bulunduğu gün olan 4 Nisan’da (1952) günü bir İsveç gemisi ile çarpışarak Çanakkale Boğazı’nda battığı’ bilgisi ile önerilen (43667) sıra numaralı ‘Dumlupınar’ asteroidi. İlerde, mesela, Ankara göktaşının (mesela, hatta bir Türk uzay aracı tarafından!) yakın plan bir resmi elde edilebilse ve üzerindeki krater, vadi gibi yapılar, belki Ankara’nın semtlerinin (mesela, Çankaya’nın, Kızılay’ın .....) isimlerini taşıyabilseler çok ilginç olurdu! Bunların dışında bizim için ilginç diğer bir göktaşı (612) Veronika adlı asteroid’tir. Aslında bu asteroidin bizlerle (Türklerle!) ilgisi oldukça dolaylıdır: Fransız yazar Antoine d’Euxpery’nin tanınmış çocuk klasiği ‘Küçük Prens’ hikayesinde[8], hikayenin kahramanı Prens, ‘bilim dünyasına bir Türk astronom tarafından tanıtılan’ bu asteroidden Dünya’ya inmiştir! [9]. Şekil 3: Küçük Prens Asteroid B612 üzerinde Aslında gezegen, küçük gezegen, asteroid veya diğer gök cisimleri isimlendirmeleri listesinin, yüzyılların mirası ortak bir insanlık kültürünün yansıması olduğu açıkça görülüyor. Amerikan Jeolojik Araştımalar Kurumu (US Geological Survey, USGS) araştırıcılarından Joel Russel’in bir elektronik kitap olarak da hazırladığı ‘Gazetteer of Planetary Nomenclature’ (Gezegen İsimlendirmeleri Kayıtları) adlı çalışması [10], astronomik isimlendirmelerin ‘kutsal kitabı’ olarak kabul edilmektedir.

Hiç yorum yok: